Friday, March 14, 2014

Angara-Beypazarı-Gıbrıscık-Boluuu, Battı Çamura Vedo Gaptanın Gamyonuuu 3. Gün

  
   Erken kalkıp yol alırız diye düşünüyoduk ama öyle olmadı. Öncelikle yumurta ve peynirimiz yoktu. Bunlar için Güzin abla ve Çağrı yakında ki köye gittiler. Çağrı da bakkal aramış orada sanırım J Ne bakkalı olm 5M Migros vardı orada J Biz çayı yaparken onlar da 10 yumurta ve köy peyniri ile dönüyorlar. 10 yumurtanın hepsini kırıyoruz, içine de Yeliz’in menemen için getirdiği domatesli, biberli sostan ekliyoruz enfes oluyor. Köy peynirinin bir kısmını da yağda kızartıyoruz. Hellim peyniri gibi kızarıyor ama ondan çok daha güzel. 




   Kahvaltıdan sonra gölün çevresinde pedallamak lazım. Toparlandıktan sonra hijyenimize özen gösteriyoruz J(Aslında hepimizin diş fırçaladığı bi resim vardı ama bulamadım maalesef :(  ) Bu arada sadece su içiyorum orda yanlış anlaşılmasın ;)



   Araçları orada bıraktıktan sonra ilerliyoruz ve bir yerden sonra yeşilin içine dalıyoruz. Zemin benim bisiklete göre değil ama bu yol da bırakılmayacak bir yol hani J










   Gölün çevresini dolaştıktan sonra GSB’nin kamp alanına girip, diğer kapısından çıkıyoruz. Tam bir tur yaptıktan sonra kamp yapığımız alana varıyoruz. Bu arada gece hayvanlar, araçların seslerini falan duymuş millet ama ben duymadım öyle bir şey. Hatta Engin abinin dediğine göre, onun çadırının yanında büyükbaş çiftleşmesi bile olmuş J Neyse efendim bize bir zararları olmadı hayvancıkların.Biz de yoldan sapıp ağaçlık alana giriyoruz ve gördüğümüz şeye inanamıyoruz :) Evet karınca yuvaları bunlar ama böylesini ilk kez görüyordum :) 










   Çomak sokma Çağrııı :)











Alttaki resimdeki 2 canlı arasındaki 5 fark ? :)


   Artık tahmini 25 km. yolumuz kalıyor Bolu’ya ve Akın abinin dediğine göre hep inişmiş. Yahu ne kadar çıktık da hep iniş olacak ? Bolu yönüne döndüğümüz gibi yokuş tırmanmaya başlıyoruz. Şaka gibi yaa J Tabelada da %10 yazısını görüyoruz J 5-6 km. boyunca bu eğimde tırmanmak, bir de sürekli iniş denildikten sonra tırmanmak… Az değilsin Akın abi yaa J




   Belli bir yerden sonra öyle bir iniş başlıyor ki yeme de yanında yat J




   Ama sert ve eğimi çok virajların olduğu haberini Güzin ablamızdan telefon vasıtası ile almıştık. Tedbirliydik yani. 




   Hedefimiz Bolu’ya varmadan, kartpostallarda da yer alan Gölcük Göleti’ydi. İlk kez öyle bir iniş gördüm. Hem her tarafımız yeşillik orman içi, hem de sert ve tehlikeli virajların olduğu bir yoldu. Aynı zamanda burayı 50-60 km. hızla inince üşüdüm, hatta kollarım dondu desem abartmış olmam J Gölcük Göleti’ne varmadan karşılıyor Arıcı çifti bizleri.


   Çeşme başında dolduruyoruz mataralarımızı ve inişe devam ediyoruz. Bu arada bir bisikletçi görüyoruz yol/yarış bisikletiyle tırmanıyor. Selam veriyoruz ama durmaya niyeti yok, belli ki antrenman yapıyor. Gölcük Göleti tabelasını kaçırmak içten bile değil. Neyse ki bizimkiler uyarıyor ve birazcık yokuştan sonra varıyoruz parka.



   Ormanın içinde Cennet desek yeridir. Gerçekten enfes bir yer. Kışın göletin üstü buz da tutuyormuş. Buralara bir de kışın gelmek lazım. Gölün çevresini turlarken, bisiklet yolunu ve akülü araçları da görüyoruz. Düşünceli olmak budur işte.










    Turu tamamladıktan sonra birazcık atıştırıyoruz ve yola koyuluyoruz. Bolu’ya kadar iniş bizleri bekliyor yine J Akın abinin çocukluğunun geçtiği yaylaya, Karacasu Yaylası’na, girip Bolu’ya geçmeyi ben istiyorum fakat zemin toprak olduğu için girmek istemiyor bizimkiler. Normal yoldan inişi yapıyoruz.
   Tabela arıyoruz fakat bulamıyoruz L Bu arada Akın abinin oturduğu lojmanın da önünden geçiyoruz. Bir kare de olsa evin fotoğrafını çekiyorum.


    Sokaklarda birazcık dolaşarak ilerledikten sonra bir caddeye giriyoruz. Ama araç trafiğine kapalı. Burasını, memleketim Adapazarı’nda ki Çark Caddesi’ne benzetiyorum. Yemek için bir dükkana giriyoruz ve başlıyoruz yemeye J



   Dinlendikten sonra dükkandan çıkıyoruz ve bisikletlerimizi çözüyoruz. Bir genç fotoğrafımızı çekmek istiyor. Tamam diyoruz ve çekiliyoruz. Dükkandan sanıyorum genci ama değilmiş. Dükkanın 100 m. kadar ilerisinde Valilik binası var. Muhtemelen Cumhuriyetin ilk yıllarından beri ayakta olan binayı bir de güzel bir restorasyondan geçirmişler.



    Orada da o gence rastlıyoruz ve ona fotoğraf çektiriyoruz. Sonra öğreniyoruz ki genç, Bolu’nun yerel gazetesi olan Bolu Detay Gazetesi’nde çalışıyormuş J Yeliz’in de dediği gibi: Basın hep peşimizde :-P J 1 gün sonrasında, yazıda biraz hatalar olsa da, gazetede çıkıyoruz J Arabaya yüklenip dönme vakti geliyor…  Bir daha ki turda görüşmek üzere…

-         - Fark Etmez pide, döner, ızgara: Tel.: 0374 217 00 44 ( İzzet Baysal Cad. No: 28 (Becikoğlu AVM Karşısı) )