Bu da kamp sakinlerine sürekli saran yavru köpekler... J
Çoğunluk otobüs
terminalinde indiği için ben de orada inip şehir merkezine pedallamayı
düşünüyorum. Abdurrahman abi de otobüsü tercih edenlerden. Onun da otobüsü
akşam 21:00 civarı idi. Abdurrahman abi, ben ve minibüste ki gruptan 3 kişi pedallıyoruz
şehir merkezine doğru. Karnımız da aç olduğu için ilk gün kahvaltı yaptığımız
yere, Hasbihal’e götürüyorum kafileyi. Çünkü en sağlamından kahvaltı orada
yeniyordu. Ama Pazar günü olduğundan dolayı biraz kalabalıktı ortam. Buna
rağmen önce ki gelişimizden de bizi tanıyan çalışanlar, güler yüzlerini, yardım
severliklerini esirgemediler bizden.
Yama yapıyorum tutmuyor, onu
çıkarıyorum ve bu sefer de Abdurrahman abi yama yapıyor. Yok abicim onun
yaptığı da tutmuyor maalesef. Nedeni sıcak hava L Neyse ki yanıma yedek sağlam lastik almıştım, onu taktım. Artık içim
rahat. Bir sokak arkada Kaysı satılan pazara (Şıra Pazarı) girmeden, Kaysı
almadan dönmek olmaz Malatya’dan J Girişte ki ilk dükkana giriyoruz. Burada kilosu 1,5 TL’den birer koli
alıyoruz Talha ve ben. (Koli 6-6,5 kg.) Bir de yanına kuru kayısı alayım
diyorum. Onun da 2 paketi 10 TL. E bi de trende yeriz diyorum, te Ankara’ya kadar
yolumuz var. Yarım koli kaysı daha alıyorum.
Oradan çıktığımızda da kanal
yakınında bir cafe bulmaya çalışıyoruz. Kanal; Eskişehir’de ki adalar gibi bir
yer. Yani ortadan su geçerken, yan taraflarda cafeler mevcut ve gün boyu
gölgesi bol olan bir yer. Tam da bize uygun bir mekan buluyoruz: “Seyyah Cafe” J Bize göre bir yer deyip, dalıyoruz hemen cafeye. Para durumlarım biraz
sıkışık olduğu için ve yanımda beni bilen, tanıyan bir Talha olduğu için onunla
konuştum. Bir nargile iyi giderdi o kadar yoldan, eziyetten sonra J Bu arada arayan annem de hemen imdadıma yetişiyor ve para yolluyor bana
J Biraz nargileyi tüttürdükten
sonra cafenin önünde ben, Talha ve Abdurrahman abi fotoğraf çekiliyoruz.
Şimdi ki hedefimiz ise
tren garı. Tren garına önce biz geldik, daha sonra ekibin diğer üyeleri.
Öğrendim ki tren en az 2 saat rötar yapacakmış. Ben de Hüseyin Can’ın
numarasını almıştım. Onu aradım ve garda olduğumuzu söyledim. Hemen geldi yolcu
etmek için sağ olsun. Ben ve Talha’nın karnı acıkmıştı ki Mahir abinin yediği
yere gittik hemen. Hem iş yeri sahibiyle biraz muhabbet hem yemek. Pide arasına
dürüm yaprak döner (Ankara’da ki uyduruk dönerlerden değil, et döner
yediğinizin farkına varıyorsunuz), yanına 1 lt. kola ve közlenmiş biber.
Toplamda 3 döner, 1 ayran ve 2 lt. kola alıyoruz ve 19 TL ücret ödüyoruz J Ve az bir zaman kaldığı içi dönüyoruz tren garına.
Gardan önce Esenlik marketine de uğramayı ihmal etmiyoruz. Orada yer fıstıklı
ve ballı nuga bar görüp alıyorum 15-16 tane J Keşke Nemrut’a çıkmadan da bunlardan bulup
alabilseydim, güzel enerji verirdi, hiç değilse kan şekerini sağlam tutardı.
Tren gecikmeyle gelse de yüklüyoruz yüklerimizi. Görevli daha sonra hallederiz
parayı diyor ve yerlerimize geçiyoruz biz de. Erim abi, ben, Balık ve Bursa
ekibi kuşetliye geçiyoruz, Mahir abi ve Talha pulmanda kalmakta ısrarcılar.
Tren
Hekimhan’da duruyor ve jandarma biniyor vagona. 1-2 jandarma değil, kalabalık
bir grup. Neredeyse her vagona 6-7 jandarma girmiş. Bizim de kapımızı çalıyor.
Açıyoruz kapıyı ve kimliklerimizi veriyoruz. Kapı açıldığında ki görüntü ve
kokuyu tahmin edebiliyorum J 2 gündür
kan ter içindeyiz ve duş alamamışız, ayrıca herkesin kokan ayakları ortada. Bir
de herkesin üstü çıplak J
Volkan, şimdi fark ettim de ne kalın bacak len o ? J
Talha'nın meşhur bilekliği de her fotoğrafta çıkmak zorundaymış gibi yine ortada... J
Adama bak hem yatar halde poz veriyo, hem de çekince "Flash patlattın, niye patlattın ?" diye fırça attı bize...
Kimliklerin gelmesi 15
dk.’yı buluyor. Daha sonra telsiz sesleri çoğalıyor. Savcı bekleniyor, 2 erkek
ismi tezahür ediliyor ama bulunamıyor. Şans eseri 2 oda yanımızda
Afganistan’dan kaçan 3 kişi, 3 mülteci yakalanıyor ve bunlar için polis de
geliyor. Yaklaşık 45 dk. da bu olay yüzünden kaybediyoruz. Artık yorgunluğun da
etkisiyle biraz uyuma vakti geldi sanki.
Sabah
5,5-6 sıralarında Kayseri’ye varıyor tren ve bizim Balık’la Bursa ekibinin inme
vakti gelmiş oluyor. Yataktan kalkamadan vedalaşıyorum ve yatmaya devam
ediyorum. Güneş, camdan yüzüme gelip yakmaya başlayınca, yani mecburiyetten
uyanınca da bir daha uyuyamıyorum. Erim abi de kalkmış durumda zaten. Ufak ufak
muhabbet ediyoruz ve kaysıdan yiyoruz. Dünden beri kimse doğru dürüst yemediği
için hala bi 2,5-3 kilo kaysı vardı kolinin içinde ve inanır mısınız bilmem ama
Kırıkkale’ye gelmeden bitmişti, yemiştim J Sonrasında bağırsaklar açısından pek bi
sorun yaşamadım J
Trenimizin Ankara’ya gelmesi yine 17 saati buluyor. Yavaş ama rahat bir
yolculuk için bundan sonra yine treni tercih edip, kuşetliden bilet almak
gereklidir J Bir daha
ki turda görüşmek üzere…
UĞRANILAN BİR KAÇ MEKANIN ADRESLERİ (BELKİ İŞİNİZE YARAR)
- - Lezzet Durağı (Paçacı): Battalgazi Kavşağı Makro
Market Karşısı No: 1 MALATYA
-
- Seyyah Cafe (Nargile): Kernek Mah. (Kanalboyu) No:
16 MALATYA
-
- Hacı Ustanın Yeri (Dönerci): İnönü Mah. Emniyet
Müdürlüğü Karşısı MALATYA
-
- Tepehan Hafriyat, Gökçeli Seyahat (Minibüs) (Ramazan
Kavak): Gökçeli Köyü, Tepehan/ Pütürge MALATYA. Tel: 0535 835 69 25- 0422 572
10 73
-
- Hasbihal’ in
kartviziti elimde yok ama İnönü Kapalıçarşısı’nın arkasında Kuaförlerin
bulunduğu sokak olarak tarif edebilirim. Önünüze Valiliği aldığınızda sağınızda
ki sokaktan giriyorsunuz. Araç girişi yasak olan sokaktan.
No comments:
Post a Comment