Monday, May 20, 2013

KUBİT VE AHİBİS ORTAK BİSİKLET TURU (Kırıkkale-Kırşehir-Nevşehir-Kayseri) 1. ve 2. gün


   Kırıkkale Üniversitesi Bisiklet Topluluğu olarak bir tur düzenleyecektik. Uzun yol olduğu için de bunu ben ve M.Talha Alper gerçekleştirecektik. Tur rotamız: Kırıkkale-Kayseri-Nevşehir-Kırşehir-Kırıkkale olacaktı. Bu rota için de 25 Nisan 2013 Perşembe günü ders çıkışında yola koyulup, 22 Nisan 2013 Pazartesi günü Kaman üzerinden gelip ders başlamadan okula yetişecektim J Tur bitirdik bi de derse yetişmesi kaldı… J Neyse efenim bunun için Kırşehir’de ki ekiple bi görüşeyim dedim. Önce Serkan Altuk’la ve Kırşehir’de ki Ahi Evran Bisiklet Topluluğu ile görüştüm. Ama onlar da o tarihte bir tur düzenliyorlarmış. Bi düşündüm madem çakışıyo turlar, e o zaman ortak bir güzergah belirleyelim. Hemen ayrıntıları topluluğun başkanı Ersin’den aldım ve rotamızı değiştirdim. Artık rotamız: Kırıkkale-Kırşehir-Nevşehir olmuştu. Yola çıkmadan önce ki akşam KYK’nın kantininde fişlerimizi harcayalım dedik ve cebimizden kuruş para çıkmadan 24.40 TL’lik harcama yaptık J (Bisküvi, meyve suyu, cezerye, su)
  25 Nisan’da saat: 12:30 gibi pedallar dönmeye başladı. Bu arada 1 gün öncesinde ilk spd yi takmıştım ve alışma kısmını uzun yolda tadacaktım J Kırıkkale çıkışına doğru Kızılırmak’ın çok güzel bir manzarasının olduğu yerde Talha fotoğraf çekelim dedi. O an ben de fren yaptım ama spd olduğunu unutmuştum J haliyle yere devrilmeye az kalmıştı ki ayağımı çıkarmayı başardım. . Güzelce çekildik fotoğrafları ve yola devam. Keskin’e gelmeden ilginç bir tabela karşılıyor bizi: “Bir sonra ki dinlenme tesisi 100 km. sonra” J


   Keskin’e kadar daha önce 2 kez gitmiştim ve 23 km’lik bir çıkış olduğunu biliyordum. Sonrasında inişlerin olduğunu da o çevrede ki insanlardan öğrenmiştik. (Her zaman olduğu gibi yanlış tarifler tur boyunca yakamızı bırakmadı) Keskin’e kadar çıkmışken iyi bi yemek çekelim dedik ve daldık daha önceden de geldiğim lokantaya. Ama maalesef sulu yemekler tükenmiş. Karşısında ki lokantaya daldık ve kuru-pilav yiyip, çorbamızı içtik. (Aslında bu kadar yemek yemememiz gerekli ama dayanamadık napalım J) Keskin’i bitirdiğimizde kaç km olduğunu saymadık ama oldukça uzun bir süre dümdüz, kaymak gibi bir yolda ilerledik. 

 


   Bu kadar düz gittiysen seni üzecek elbet bir şey vardır yolun sonunda. Ve çok geçmeden yokuşla beraber eğim  tabelasını görüyoruz. ( 2 km ve %6 eğim J





  Talha’ya kimler gaz verdiyse basıp çıkmaya başlıyor ve ben onun epeyce gerisinde kalıyorum. Tam ona yetişeceğim sırada o da duruyor. Yol kenarında ki köpeği gösteriyor. Köpek yol tabelasının gölgesine sığınmış ama büyük olduğu için tamamen gölgede değil. Biz durunca hareket ediyor hafifçe ve arka 2 ayağını kullanamadığını, kendini sürüklediğini ve ayağının istem dışı hareket ettiğini görüyoruz. Talha hemen su şişesini kesiyor ve köpeğe yaklaşıyor. Ben dikkatli olmasını söylüyorum çünkü büyük bir köpek ve daha önce bilmediğin bir köpek. Talha köpeğe yaklaşınca köpek önce havlıyor 1 kere. Talha onu sakinleştirip suyu yavaşça koyuyor önüne ve 1 adım geri çekiliyor. Köpek öylesine susamış ki… Talha bu sefer matarasında ki suyu da ona veriyor. En yakın köy oradan 6 km uzakta. Bisiklette ki yüklerle de taşıma imkanımız olmayınca mecburen kaderine terk ediyoruz köpeği. Zaten ölmesi de çok uzak görünmüyordu.






  Yola devam ederken öyle yokuşlar çıkıyor ki karşımıza, ne eğimleri ne de uzunlukları hoşumuza gidiyor L Hani Ankara-Eskişehir yolunu bilenler bilir, Sivrihisar’dan sonra art arda yokuşlar vardır ve birini indiğinizde diğerinin yaklaşık 3 te 1’ini çıkmış olursunuz o hızla. Ama bunlarla 10 da 1’ini bile çıkamıyorsunuz. Hal böyle olunca da inerken fazladan basmıyoruz. Bu yokuşlarda hep öndeyim tabii. Arada bir de arkama bakıyorum acaba Talha’da bir sorun mu var diye. Ama çok şükür sorunsuz geliyor.


   Artık hava kararmaya yakın ve yaklaşık 73 km. yol gelmişiz, dinlenme vakti gelmiş yani. Bir benzinlikte duruyoruz ve dinleniyoruz. Bu arada üstümüze uzunları çekiyoruz ama vücut yandığı için biraz acı verici oluyor bu iş. Bi etrafa baktım ve kalan yolu düşündüm, 40 km’yi. Geldiğimiz yokuşlar gibisi ileride de varsa bu ilk günden bitirir bizi, ayrıca hava da karanlık olacak ve bilmediğimiz bir yol. Böyle olunca da benzinlikte çalışan kişiden (2.patronmuş kendisi J) izin aldım çadır kurmak için. Çadırımızı kurduk. Yeri gelmişken söyleyeyim, kalacağım çadırım benim değildi. Bizim yurdun kırtasiyesinde çalışan Duran abi de kamp yapmaya meraklı bir insandır. Sağolsun malzemesini esirgemez benden. Çadırı da o verdi. Burdan bir kez daha teşekkür ediyorum kendisine.

   Çadırı kurarken de Kırşehir ekibinden Eray’la görüşüyorum ve durumu anlatıp yarın sabah geleceğimizi söylüyorum. Çadırı kurup malzemeleri bisikletten indirdik ve yemek yeme zamanı geldi artık. Hava da biraz esince ben üşümeye başlıyorum. Yanımda önce ki turda Kulu’da ki Bim’den aldığım Barbunya Pilaki var. Ocağı yakıp onu ısıtıyorum ve Talha’yı çağırıyorum, beraber kaşıklayalım diyorum ama Talha pek sıcak bakmıyor bu işe. Kendisi inatla abur cuburla besleneceğini söylüyor. Bak diyorum, birden bire yamulur kalırsın yolda, böyle beslenilmez yollarda. Ama kime diyorum… Ben yemeği bitiriyorum ve çadırıma giriyorum. Çadırın içinde de kamp ocağını bir süre yaktıktan sonra hemen uyku tulumuma giriyorum ve 5 dk. sonra ısınmış oluyorum J (Bu tulum varken ben her yere giderim bea J)  


   Akpınar’dan kalkmak için saatimizi sabahın körüne kurmuyoruz. Bu arada bir ufak misafirimiz oluyor ve Talha da onu kekle besliyor J Çıkışımız 09:30’u buluyor ve 2 saat olmadan Kırşehir’e varıyoruz. 




  Kırşehir’e varmadan da Ersin bizi karşılıyor. Eray’la da şehir merkezinde buluşuyoruz ve Ahi Evran Üniversitesi’ne doğru ilerliyoruz. Üniversite şehir merkezinde kalmış artık ve bir kısmını biraz daha şehir dışına doğru (Termal Otel yakınına) taşıyacaklarmış. Üniversite’nin içinde ki yurda uğrayıp yer talebinde bulunuyoruz ancak bizi Petlas fabrikasının orada ki yurda yönlendiriyorlar. (Ersin’in kaldığı yurda)
 
 

 





   Hemen karnımızı doyuralım diyorum ve Ersin bizi polis evi’ne götürüyor. Burası halka açık bir yermiş ve fiyatları da makulmuş. E biz de öğrenci olduğumuz için dalıyoruz hemen içeriye. Hizmet biraz ağır işlese de yine de beğeniyoruz yemekleri J

 
Böyle meydanları severim, insana huzur verir. Malesef Kırıkkale'de de böyle bir meydan görmedim ben, o yüzden zaman kaybetmeden çekiyorum hemen bir fotoğraf.


   Aşağıda ki fotoğrafta sağ tarafta olan yapı ile ilgili bilgiyi hemen alıyorum arkadaşlardan. Burası, yanlış hatırlamıyorsam, Osmanlı'nın ilk medresesiymiş. İlk kez burada Astroloji çalışmaları, tahminleri yapılmış. Aynı zamanda da Kırşehir'in en eski yapısıymış.


   Ersin’e soruyorum:
-Sen nasıl gelcen yarın ki tura ?
+Sırt çantasıyla.
-Saçmalama olum yaa öyle uzun yol mu gidilir ? Taktır ucuzundan bi bagaj ve ahtapotlarla tuttur çantanı.
   Sanırım tecrübemden dolayı lafıma uyuyor ve gidiyoruz bisikletçiye. Ahibis ve Bidos buraya geliyormuş. Baktım benim bisiklette de ayaklık kısa geliyor Talha ve ben ikimiz de birer ayaklık aldık kendimize. Şimdi görünüşü de değişti bisikletin J


    Her turda bisiklete bir şeyler alıyorum. Denk mi geliyor yoksa alışkanlık mı oldu bilmiyorum. (Daha önce de Kütahya’dan 1 çift kuru kafa led ışık almıştım) Burada epey bir vakit geçiriyoruz. Dükkana gelen bir müşteri de memleketlim çıkıyor, Sakarya’lı J
    Yarın ki tur için, yani Kırşehir-Nevşehir turu için ısınma turu yapacakmış Ahibis ekibi. Biz de katılırız diyoruz. Zaten sabah 40 km yol geldik, biraz daha pedallayalım diyoruz. Önce yarın ki tura gelecek olan arkadaşları almaya gidiyoruz. 2 kız arkadaş. Ama daha önce uzun yola çıkmamış olan 2 kız arkadaş. Pek umudum yok ama dayanabileceklerini söylemişler. Eray vazgeçirmeye çalışmış ama nafile. Kızların evinin önüne geldiğimizde güneş kremi de dileniyorum onlardan çünkü kollarımın hali kötü. Çok şükür ki kızlarda varmış. (Kızlarda olmayacağını düşünmem hata zaten J) Kızaran kollarım kremi görünce bayram ediyor. Bu arada tanıştırmak lazım ama yakından fotoğraf çekmedim maalesef. Özlem ve Büşra. Büşra: Eray’ın kız arkadaşı ve Özlem de Büşra’nın ev arkadaşı. Bisikleti hangi deli alıştırdı bu kızlara bilmiyorum ama iyi yapmış J
 Burada dikkatimi çeken ilginç bir şey oluyor: Herkes her ışıkta bekliyor. Ankara yada başka yerde görmediğim bir şey bu. Bu da bana garip geliyor.

Büşra:
-Siz hala iyi görünüyosunuz, diyor.
+Nası yani, diyorum.
-O kadar yol geldiniz buraya, deyince gülüyorum ben de.  E turcuyum ben kolay kolay yorulur muyum hiç
J Ve çıkıyoruz yola. İlk durak Petlas Yurdu  oluyor. Kırşehir’in çıkışında ki bu yurdu öncelikle Petlas fabrikası çalışanlarına lojman amacıyla yapmışlar ve bu yüzden bizim kaldığımız yurda göre oldukça güzel imkanlara sahip bir yurt burası. Yurt Müdürü de oldukça babacan ve cana yakındı sağolsun. Hemen oda temin ediyor bizlere. Bizim sayemizde de grubun diğer üyeleri de Kyk’da yemek yiyip karınlarını doyuruyorlar. Hem de nasıl bir yemek yemedir o. J
   Yemek yedikten sonra da eşyalarımızı bırakıp grubu merkeze bırakmak için hareket ediyoruz. Petlas’tan sonra da yokuş aşağı iyi gittik. Grubu merkeze attıktan sonra buluşma saatini netleştiriyoruz ve biraz alışveriş yapıyoruz. Alışveriş dönüşünde Kırşehir'de yaşayan Ersin yanlış sokağa çıkarıyor bizi. Ben de anladım ki kaybolma gibi bir sorun var, atladım öne. Yer yön duygumla gidip buldum doğru yolu. Hey gidi Kırşehir'li, daha dün Kırıkkale'den gelen yolcu sayesinde kaybolmadın :)




   Yurdumuz yemek konusunda biraz kısıtlı ve bikaç TL yüksek bizim yurda göre. Yemek yedikten sonra odaya çekiliyoruz. Birbirimizden ayrılmayalım diye ben uyku tulumunda yatmak istiyorum. Banyosu odanın içinde olması çok iyi oluyor ve giriyorum hemen banyoya J Yanık vücuda ne kadar sıcak su tutulursa, o kadar zorluyorum sınırları. Halıfleks zemini bulunca oturup uzatıyoruz yatakları. Talha:
- Bu yerde de iyi kağıt oynanır haaa, diyor.
Ersin de:
+ Biz Monopoly oynuyoruz, diyor.
  İşte KYK’lar arasında ki fark budur J






   Bu arada Ersin’in oda arkadaşlarına çok teşekkür ediyorum. Talha’nın yatağa yattığını gören ve gece gelen arkadaşları sessizce gelip Talha’ya yastık ve yorgan vermişler. Işığı yakmadan ve sessizce odaya girdikleri için tekrar teşekkür ederiz J

No comments: